(f. i.) : 1) şehir, belde. 2) fi. nihi-den mastarından emr-i hâzır : “koy!”

(f. s.) : “koyan” mânâsiyle "birleşik kelimeler yapar. Kadem-nih : ayak koyan, ayak basan, (bkz : kadem-nihâde).

k. [aslı: ney.— terkîbâtta h’siz de yazarlar] 1. Şeyden ve bazen şahıstan suâl etmeye mahsustur: siz kimsiniz ve elinizdeki nedir? Ne istiyorsunuz? Bu ne adamdır? 2. Taaccüp ve kesret beyân eder: ne güzel! Ne soğuk! Ne yağmur! Bu ne hava! — yalnız olarak edât-ı taaccüp gibi de kullanılır: ne! 3. Suâl beyân etmeksizin ibhâm ve ta’mîm yani “her ne” manasıyla ism-i mevsûl veya edât-ı şart gibi de kullanılır: ne bulduysa aldı; ne işitse inanır; ne isterse yapsın. 4. Zamâ’ir-i izâfiyyeye dâhil olup “hangi şey” manasını ifâde eder: nem, nemiz, nen, neniz, nesi, neleri; nemi gördü? Nemiz eksik? Nen var? Nenize göz dikmiş? Nesine dokunulmuş? ≡ cm. Başlıca “ne kadar şeyler” manasıyla müsta’meldir: neler söylüyordu; akl-ı beşer neler keşf ve icat ediyor; daha neler neler!

k. [aslı: ney.— terkîbâtta h’siz de yazarlar] 1. Şeyden ve bazen şahıstan suâl etmeye mahsustur: siz kimsiniz ve elinizdeki nedir? Ne istiyorsunuz? Bu ne adamdır? 2. Taaccüp ve kesret beyân eder: ne güzel! Ne soğuk! Ne yağmur! Bu ne hava! — yalnız olarak edât-ı taaccüp gibi de kullanılır: ne! 3. Suâl beyân etmeksizin ibhâm ve ta’mîm yani “her ne” manasıyla ism-i mevsûl veya edât-ı şart gibi de kullanılır: ne bulduysa aldı; ne işitse inanır; ne isterse yapsın. 4. Zamâ’ir-i izâfiyyeye dâhil olup “hangi şey” manasını ifâde eder: nem, nemiz, nen, neniz, nesi, neleri; nemi gördü? Nemiz eksik? Nen var? Nenize göz dikmiş? Nesine dokunulmuş? ≡ cm. Başlıca “ne kadar şeyler” manasıyla müsta’meldir: neler söylüyordu; akl-ı beşer neler keşf ve icat ediyor; daha neler neler!

ad. fa. Dokuz: فلك نه nüh-felek = dokuz felek. طاق نه nüh tâk = dokuz kubbe (felek).

(in compounds), a. That puts, places.

s. card. numb. Nine.