a. See nekid.

vn. & s. A being in straitened circumstances; want, poverty; distress.

Çetin/ zorlu olmak, [hayat] çileli olmak.

اَلنَّكَدُ [en-neked] (fethateynle) Bir adamın dirliği teng ve düşvâr olmak ma’nâsınadır ki رَغَدٌ [regad] mukâbilidir; yukâlu: نَكِدَ عَيْشُهُمْ نَكَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ وَعَسُرَ Ve kuyunun suyu azalmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَكِدَتِ الْبِئْرُ إِذَا قَلَّ مَاؤُهَا

Az vermek, sıkıntı çektirmek.

Sabırsızlık, güçlük, dert, sıkıntı, sabrın tükenmesi.

Dert, zorluk, sıkıntı. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; cefa, eza, çile, üzüntü, tasa.

Çetin, dertli, çileli, huysuz, aksi. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; sürekli şikayet eden, mızmız, hayrı az, ters, zorlu, sıkıntılı.

Çektirmek, çekilmez kılmak, hayatı çekilmez kılmak, canını sıkmak, kızdırmak, bunaltmak.

اَلنَّكْدُ [en-nekd] (نَجْدٌ [necd] vezninde) Karga âvâzı çıkabildiği kadar ötmek ma’nâsınadır. Mâdde-i mezkûreden me’hûzdur, gûyâ ki ‘uhde-i iktidârında olan âvâzı ifrâg eder; yukâlu: نَكَدَ الْغُرَابُ نَكْدًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا اسْتَقْصَى فِي شَحِيحِهِ Ve bir adamın hâcetini men’ eylemek ma’nâsınadır ki murâd matlabına müsâ’ade ve kazâ eylememektir; yukâlu: نَكَدَ زَيْدٌ حَاجَةَ عَمْرٍو إِذَا مَنَعَهُ إِيَّاهَا Ve sâ’ile mes’ûlünü dirîg eylemek yâhûd mes’ûlünden az nesne vermek ma’nâsınadır; yukâlu: نَكَدَ فُلاَنًا إِذَا مَنَعَهُ مَا سَأَلَهُ أَوْ لَمْ يُعْطِهِ إِلاَّ أَقَلَّهُ Ve bir adamın su’âli kesîr ve menâli kalîl ve yesîr olmak ma’nâsınadır; yukâlu: نُكِدَ الرَّجُلُ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا كَثُرَ سُؤَالُهُ وَقَلَّ نَائِلُهُ