vn. & s. A being or becoming canonically unclean; canonical uncleanness.

اَلنَّجِسُ [en-necis] (nûn’un fethi ve cîm’in kesriyle) Necâsetli olan nesne.

اَلنَّجْسُ [en-necs] (nûn’un fethi ve kesri[yle]) ve اَلنَّجَسُ [en-neces] (fethateynle) ve اَلنَّجِسُ [en-necis] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve اَلنَّجُسُ [en-necus] (عَضُدٌ ['adud] vezninde) Murdâr ve pelîde denir ki e’amdır; yukâlu: هُوَ نَجْسٌ وَنَجَسٌ وَنَجِسٌ وَنَجُسٌ ضِدُّ طَاهِرٍ Ve نَجْسٌ [necs] (nûn’un fethiyle) ve نَجَاسَةٌ [necâset] Masdar olur, murdâr olmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَجِسَ الشَّيْءُ وَنَجُسَ نَجْسًا وَنَجَاسَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْخَامِسِ ضِدُّ طَهُرَ

a. Canonically unclean.

اَلنَّجْشُ [en-necş] (nûn’un fethi ve cîm’in sükûnuyla) Metâ’ sâhibi müşterîye metâ’ını medh ve vasf ederken tervîc için bir âher kimse dahi sâhibine muvâfakat eylemek ya’nî berâberce medh ve vasf eylemek ma’nâsınadır. ‘Alâ-kavlin iştirâsı matlûbu değil iken ziyâde paha ile satılmak için musanna’ olmak üzere metâ’a ziyâde paha ile müşterî olmak ma’nâsınadır, tâ ki metâ’-ı mezbûre nâzır olan o pahaya giriftâr ola. Ve ‘alâ-re’yîn nâsı bir metâ’dan zemm ve kadh ile tenfîr edip metâ’-ı âhere sarf ve imâle eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: نَجَشَ الرَّجُلُ فِي الْبَيْعِ نَجْشًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا وَاطَأَ رَجُلاً يُرِيدُ بَيْعًا أَنْ يَمْدَحَهُ أَوْ هُوَ أَنْ يُرِيدَ الْإِنْسَانُ أَنْ يَبِيعَ بِيَاعَةً فَيُسَاوِمَهُ الْآخَرُ فِيهَا بِثَمَنٍ كَثِيرٍ لِيَنْظُرَ إِلَيْهِ نَاظِرٌ فَيَقَعَ فِيهَا أَوْ أَنْ يُنَفِّرَ النَّاسَ عَنِ الشَّيْءِ إِلَى غَيْرِهِ Kâle’ş-şârih ve fi’l-hadîs: hأَنَّهُ نَهَى عَنِ النَّجْشِ فِي الْبَيْعِh Ve نَجْشٌ [necş] Sayd olunacak cânveri ürkütüp yerinden kaldırmak ma’nâsınadır. Ve bu ma’nâ-yı mevzû’udur; yukâlu: نَجَشَ الصَّيْدَ إِذَا أَثَارَهُ Ve bir nesneyi araştırıp yerinden depretmek ma’nâsınadır; yukâlu: نَجَشَ الشَّيْءَ إِذَا بَحَثَ عَنْهُ وَاسْتَثَارَهُ Ve biriktirmek ma’nâsınadır; yukâlu: نَجَشَهُ إِذَا جَمَعَهُ Ve istihrâc ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: نَجَشَ الشَّيْءَ إِذَا اسْتَخْرَجَهُ Ve âteş yakmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَجَشَ النَّارَ إِذَا أَوْقَدَهَا Ve sür’at eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: مَرَّ فُلاَنٌ يَنْجُشُ أَيْ يُسْرِعُ

sıf. ar. Pis, murdâr, nâ-pâk.

(a. s.) : pis, murdar, (bkz :

(a. i.) : pislik, murdarlık, (bkz : necaset)

iz. ar. Pislik, murdârlık.

اَلنَّجْسُ [en-necs] (nûn’un fethi ve kesri[yle]) ve اَلنَّجَسُ [en-neces] (fethateynle) ve اَلنَّجِسُ [en-necis] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve اَلنَّجُسُ [en-necus] (عَضُدٌ ['adud] vezninde) Murdâr ve pelîde denir ki e’amdır; yukâlu: هُوَ نَجْسٌ وَنَجَسٌ وَنَجِسٌ وَنَجُسٌ ضِدُّ طَاهِرٍ Ve نَجْسٌ [necs] (nûn’un fethiyle) ve نَجَاسَةٌ [necâset] Masdar olur, murdâr olmak ma’nâsınadır; yukâlu: نَجِسَ الشَّيْءُ وَنَجُسَ نَجْسًا وَنَجَاسَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَالْخَامِسِ ضِدُّ طَهُرَ