A pleonastic particle sometimes placed before a noun or prononun in the accusative or dative case; as, مر مر دم را the man, to the man; مرآن را to that, etc.

vn. & s. A passing, passing along; passage; Iapse, flux.

Acı, acılık. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; bitk. sarı sakız, mür, (reçine olarak) mürrüsafi, laden reçinesi, yemesi hoş olmayan, geçme, katlanılmaz, dayanılması zor, tadı acı, acı veren, mür, mürrüsafi, salatalık vb.deki acı.

اَلْمُرُّ [el-murr] (mîm’in zammıyla) Acı nesneye denir, حُلْوٌ [hulv] mukâbilidir; yukâlu: ثَمَرٌ مُرٌّ ضِدُّ حُلْوٍ Ve bir dârû-yı ma’rûf adıdır ki mürr-i sâfî ta’bîr olunur, mugaylân ağacına şebîh ve dikenli bir şecerin zamkıdır. Uç kısm be-gâyet acı olur. Su’âle nâfi’ ve tılâsı 'akreb les’ine ve süfûfu solucanlar ihrâcına müfîddir. Cem’i أَمْرَارٌ [emrâr] gelir. Ve مُرٌّ [Murr] Esâmîdendir: Temîm b. Udd b. tâbiha ve Murr b. ‘Amr, tayyi’ kabîlesindendir.

i. fa. cm: mîrân. [ar. emîr’den] 1. Âmir, reîs, baş. 2. Bey: mîrim = beyim. || ميرآخور mîrahûr, ميرآلاى miralay, ميرلوا mîrlivâ, ميرميران mîrimîrân vesâire mürekkeplerine bak.

على,ب geçmek, geçmek (ب, على) geçmek, على,ب geçip gitmek, (ب, على) uğramak, على,ب içinden geçmek, (اَمَامَ önünde) geçit töreni yapmak ask., على,ب arasından geçmek, [zaman] geçmek, على,ب başından geçmek, (ب, على boyunca) gitmek, على,ب kaçmak, (ب, من, على içinden, arasından) geçmek, (من bir ülkeyi) katetmek, ayrılmak, terketmek, [muz. fiilden önce] …yapmayı sürdürmek, (süre) geçmek, akıp gitmek, bitmek, tükenmek, sona ermek.

(a. s.) : acı. (bkz. : telh). El-hakku mürrün : doğru söz acıdır.

(f. s.) : elli [sayı] , (bkz. : hamsin, hamsûn, pençâh).

Geçme, geçit, katetme, kürek, halat. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; bel, geçiş, birbirini takip etme, ip, boydan boya katetme, vakit için geçiş, bel (tarım).

sıf. ar. Acı, telh; el-hakku mürrün. ≡ iz. ar. Bir nevi Yemen zamkı: mürr- i sâfî.