(for مرئ for مرئی), a. & s. (fem. مریئە) 1. That shows, exhibits, points out. 2. s. An indicator, pointer on an astrolabe, etc.; also, a movable thread on the plumb-line of an astrolabe.

a. & s. 1. Pertaining to what is bitter. 2. s. A bitter sauce eaten as a digestive and appetizer with bread.

vn. & s. A wilfully denying a claim, etc.

s. dim. A little flag, a banner.

(for مرئ) s. (pl. امرئە) The gullet, oesophagus.

اَلْمُرِّيُّ [el-murriyy] (دُرِّىٌ [durriy] vezninde) كَامَخٌ [kâmah] dedikleri idâma ya’nî katığa şebîh bir türlü katık adıdır. كَامَخٌ [kâmah] turşu ta’bîr olunan katık olacaktır. Selefte pek tatsız yaparlar idi, giderek gûnâgûn ve latîf yapılır olmakla mutlakan turşu ve salata ve cacık makûlesine ıtlâk olundu. Ve مُرِّيٌّ [murriyy] Kezâlik bir türlü katıktır, gûyâ ki merârete mensûbdur; Fârisîde âb-kâme derler, sirke ve سَذَابٌ [sezâb] ve tuz ve biber ile tertîb ederler. Ve müfredât-ı tıbbiyyede مُرِّيٌّ [murriyy] beyne’l-etıbbâ’ devâ-yı ma’rûf olmak üzere mersûmdur, ya’nî bir ma’rûf devânın mâyesidir ve ba’zı turşulara da mâye olur. San’atı arpa yâ buğday unu ıssı su ile tuzsuz hamur olunup incir varakına sarıldıktan sonra bir zarfta müte’affin olup kuruyunca sâyede hıfz ederler.

اَلْمَرِيُّ [el-meriyy] (غَنِيٌّ [ganiyy] vezninde) Pek sütlü nâkaya denir, 'alâ-kavlin şol nâkaya denir ki yavrusuz kalmakla sütü memesini sığamakla gelir ola; yukâlu: نَاقَةٌ مَرِيٌّ أَيْ غَزِيرَةُ اللَّبَنِ أَوْ لَا وَلَدَ لَهَا فَهِيَ تَدُرُّ بِالْمَرْيِ عَلَى يَدِ الْحَالِبِ

(a. s.) : nat. mîde ile bül’ûm arasında bulunan yemek borusu.

اَلْمَرْيُ [el-mery] (جَرْيٌ [cery] vezninde) Süt vermek için nâkanın memesini sığamak ma’nâsınadır; yukâlu: مَرَى النَّاقَةَ مَرْيًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَسَحَ ضَرْعَهَا لِتَدِرَّ Ve bir nesneyi hârice çıkartmak ma’nâsınadır; yukâlu: مَرَى الشَّيْءَ إِذَا اسْتَخْرَجَهُ Ve bir adamın hakkını inkâr eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: مَرَى حَقَّهُ إِذَا جَحَدَهُ Ve vurmak ma’nâsınadır; yukâlu: مَرَى فُلَانًا مِائَةَ سَوْطٍ إِذَا ضَرَبَهُ Ve at kısmının bir eli yâ bir ayağı kırık yâhûd aksak şeklinde yeri sürüştürmek ma’nâsınadır ki murâd üç ayağı üzere durup biriyle yeri kazıp sürüştürmektir, ekserî yem ve su vaktinde ederler; yukâlu: مَرَى الْفَرَسُ إِذَا جَعَلَ يَمْسَحُ الْأَرْضَ وَيَجُرُّهَا بِيَدِهِ أَوْ رِجْلِهِ مِنْ كَسْرٍ أَوْ ظَلَعٍ

(for مرئ), a. (fem. مریئە) 1. Digestible, easy of digestion. 2. Endurable; agreeable.