ب bulunmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; bir yerde) kalmak, …yapmaya devam etmek, oyalanmak, kalmak, durmak, [muzari fiil ile] …yapmaya devam etmek.

Kalma, ikamet.

اَللَّبِيسُ [el-lebîs] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Şol câmeye denir ki çok giyilmekle köhnelenmiş ola; yukâlu: عَلَيْهِ لَبِيسٌ أَيْ ثَوْبٌ قَدْ أَكْثَرَ لُبْسَهُ فَأَخْلَقَ Ve misl ve nazîr ma’nâsına müsta’meldir; yukâlu: لَيْسَ لَهُ لَبِيسٌ أَيْ نَظِيرٌ

اَللَّبْسُ [el-lebs] (حَبْسٌ [habs] vezninde) Bir şey’i müştebih kılmak için halt eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: لَبَسَ عَلَيْهِ الْأَمْرَ لَبْسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا خَلَطَهُ

vn. & s. A stopping, tarrying or dawdling.

a. Who stops, tarries, or dawdles.

اَللَّبْثُ [el-lebs] ve اَللَّبَاثُ [el-lebâs] (lâm’ın fethiyle) Eğlenmek, مَكْثٌ [meks] ma’nâsına; yukâlu: لَبِثَ يَلْبَثُ لَبْثًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ عَلَى غَيْرِ الْقِيَاسِ Zîrâ kıyâs fethateynle gelmektir kaçan fi’l müte’addî olmasa, تَعِبَ تَعَبًا gibi. Ve şi’rde asl üzere dahi gelmek vâki’ olmuştur; kâle Cerîr: “وَقَدْ أَكُونُ عَلَى الْحَاجَاتِ ذَا لَبَثٍ” Ve اَللَّابِثُ [el-lâbis] ve اَللَّبِثُ [el-lebis] (eyzan lâm’ın fethi ve bâ’nın kesriyle) Eğlenen kimse; ve kuri’e: “لَبِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا” (النبأ 23)

اَللَّبْثُ [el-lebs] ve اَللَّبَاثُ [el-lebâs] (lâm’ın fethiyle) Eğlenmek, مَكْثٌ [meks] ma’nâsına; yukâlu: لَبِثَ يَلْبَثُ لَبْثًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ عَلَى غَيْرِ الْقِيَاسِ Zîrâ kıyâs fethateynle gelmektir kaçan fi’l müte’addî olmasa, تَعِبَ تَعَبًا gibi. Ve şi’rde asl üzere dahi gelmek vâki’ olmuştur; kâle Cerîr: “وَقَدْ أَكُونُ عَلَى الْحَاجَاتِ ذَا لَبَثٍ” Ve اَللَّابِثُ [el-lâbis] ve اَللَّبِثُ [el-lebis] (eyzan lâm’ın fethi ve bâ’nın kesriyle) Eğlenen kimse; ve kuri’e: “لَبِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا” (النبأ 23)

(لَ) [ ع. ] (مص ل.) درنگ کردن، مکث کردن.