اَلْكَارِعُ [el-kâri’] Mutlakan suya giren şahsa denir, gerek sudan içsin ve gerek içmesin.

اَلْقُرْعُ [el-kur’] (kâf’ın zammıyla) Şâm diyârında niçe vâdî ismidir. Ve أَقْرَعُ [akra’] lafzından cem’ olur, ke-mâ se-yuzkeru. Ve قُرْعٌ [kur’] Otsuz dazlak yerlere ıtlâk olunur ki yine أَقْرَعُ [akra’] lafzının cem’idir; yukâlu: رِيَاضٌ قُرْعٌ أَيْ بِلاَ كَلَإٍ

Azarlamak, (saçı) kazımak, düzeltmek amacıyla azarlamak, düzeltmek amacıyla paylamak, keli tedavi etmek, saçı dibinden kesmek, saçı kazımak, boş bırakmak, yaptığından dolayı sertçe kınamak.

قَرَعٌ [kara’] Bir adamın hânümânı devâbb ve mevâşîden tehî kalmak ma’nâsınadır ki felâket ve idbârdan kinâyedir; yukâlu: قَرِعَ الْفِنَاءُ قَرْعًا وَيُحَرَّكُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا خَلاَ مِنَ الْغَاشِيَةِ ve yukâlu: قَرِعَ الْحَجُّ إِذَا خَلَتْ أَيَّامُهُ مِنَ النَّاسِ

Kelleşmek, kel olmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; (yer) meskun olmamak.

Vurmak, çalmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; (ile بِ, عَلَى) peş peşe vurmak, tıklamak.

(a. i. kur’anın c.) : (bkz. : kur’a).

(a. i.) : hek. 1) doktorun, hastayı muayene ederken, ses almak üzere, bir uzva parmakla vurması.

Kellik, meskun olmama, saç dökülmesi. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; dazlaklık, alopesi, bitkisiz arazi, yarışmada iddia konusu, bir mantar hastalığı.

اَلْقِرَا [el-kirâ] (رِضَا [ridâ] vezninde) ve اَلْقَرَاءُ [el-karâ’] (سَخَاءٌ [sehâ’] vezninde) Bir adamı mihmân edip ziyâfet eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: قَرَى الضَّيْفَ قَرًى وَقَرَاءً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَضَافَهُ