Doğramak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; على sıkıştırmak, على sert davranmak, على az az vermek, (mumun nin) fitilinin ucunu kesmek, (على, kemeri) sıkmak, mum vb.nin fitilinin ucunu kesmek, birine küpe takmak, keserek parçalara ayırmak.

Doğramak.

Taze dalların ucunu kesmek.

اَلْقَرْطُ [el-kart] (فَرْطٌ [fart] vezninde) Bu dahi tencereye pırasa doğramak ma’nâsınadır; yukâlu: قَرَطَ الْكُرَّاثَ قَرْطًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا قَطَّعَهُ فِي الْقِدْرِ

اَلْقِرْطُ [el-kirt] (kâf’ın kesriyle) Bir nev’ pırasa ismidir ki كُرَّاثُ الْمَائِدَةِ [kurrâsu’l-mâ’idet] demekle ma’rûftur; varakı ince ve tamâm-ı sene duran nev’idir.

اَلْقُرْطُ [el-kurt] (kâf’ın zammıyla) Yoncaya şebîh bir nev’ nebât adıdır, lâkin yoncadan kaba olur, Fârisîde ona şebzer denir, جَعْفَرٌ [ca’fer] vezninde bunu yine yonca nev’inden birsîm dedikleriyle beyân ederler. Üç yapraklı olmakla Fârisîde “se-berge” dahi derler. Ve قُرْطٌ [kurt] ‘Abdullâh b. el-haccâc nâm kimsenin kılıcı adıdır. Ve âteşin şu’lesine denir; yukâlu: أَضْوَأُ مِنَ الْقُرْطِ أَيْ شُعْلَةِ النَّارِ Ve çocuğun çüküne denir; yukâlu: هُوَ أَصْغَرُ مِنَ الْقُرْطِ أَيْ زُبَيْبِ الصَّبِيِّ Ve hayvân memesine denir, ضَرْعٌ [dar’] ma’nâsına. Ve küpeye, 'alâ-kavlin salkım küpeye denir. Cem’i أَقْرَاطٌ [akrât] ve قِرَاطٌ [kirât] gelir kâf’ın kesriyle ve قُرُوطٌ [kurût] veقِرَطَةٌ [kiretat], gelir قِرَدَةٌ [kiredet] vezninde; yukâlu: جَائَتْ وَفِي أُذُنِهَا قُرْطٌ أَيْ شَنْفٌ أَوِ الْمُعَلَّقُ فِي شَحْمَةِ الْأُذُنِ Mü’ellif شَنْفٌ [şenf]i 'ale’l-ihtilâf tefsîr eylemekle burada tercemesinde ihtisâr olundu. Sâ’ir usûlde قُرْطٌ [kurt] mutlak küpe ile ve شَنْفٌ [şenf] salkım küpe ile mübeyyendir.

s. (pl. قراط قرطە، قروط،) 1. An earring. 2. A kind of coarss trefoil, perhaps bird’s-foot trefoil, lotus major.

اَلْقُرْطُ [el-kurt] (kâf’ın zammı ve râ’nın sükûnuyla) Küpe ki kulağa takarlar.

قُرْطٌ [kurt] Sinbis kabîlesinden bir recülün ismidir.