a. pl. of فریغ Broad.

s. A beam of light; radiance.

vn. & s. 1. A gushing out or flowing. 2. A being or becoming empty, vacant; emptiness. 3. A being at leisure, unoccupied; leisure. 4. A becoming divested by transfer of a piece of real property; cession and transfer.

a. 1. Free from mark or brand. 2. (An archery bow) without its string; or, without an arrow. 3. Far-shooting (how). 4. Wide-stepping. 5. Large uddered.

s. 1. (pl. افرغە) A very large bowl. 2. A large water-trough of hides. 3. Any kind of vessel. 4. An udder. 5. A bale, a half-load for a beast. 6. A space in a leather bucket’s rim, whence the contents can be poured out.

iz. ar. 1. Vazgeçme, terk, çekilip bırakma: işten, meşguliyyetten ferâğ etmek. 2. Hiçbir işle meşgul olmayıp istirahat etme: كنج فراغ künc-i ferâğ = istirahat köşesi. 3. Âsûdelik, âsâyiş, rahat, cemiyyet: ferâğ-ı bâl, ferâğ-ı hâtır. 4. arz. Arâzî-i emîriyye ve müsakkafât ve müstagıllât-ı mevkûfenin hakk-ı tasarrufunu eski sâhibinin yeni sâhibine terkle kat‘-ı taalluk eylemesi (alâkasını kesmesi) ve buna dâir muâmele-i resmiyye ve kalemiyye ki Defter-i Hâkânî Nezâreti’nce ve taşralarda Nezâret-i müşârun-ileyhânın memuru marifetiyle icrâ olunur: satılan hânenin, tarlanın ferâğı bugün icrâ olunacaktır; henüz ferâğ muâmelesi icrâ olunmadı.

(a. i.) : vazgeçme. bırakıp terketme. 2) huk. bir mülkün tasarruf, sahip olma hakkını başkasına terketme. 3) istirahat etme, dinlenme. 4) hiç bir işle meşgul olmama, rahat etme.

(f. i.) : serin rüzgar

(f. i.) : parıltı, ışık. (bkz. : fer, furûg, ziya).

s. pl. of فرغ, q. v.