اَلْغَرْضُ [el-gard] (gayn’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Kezâlik kolan ma’nâsına.

اَلْغَرْضُ [el-gard] (gayn’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Deveye kolan çekmek; yukâlu: غَرَضْتُ الْبَعِيرَ إِذَا شَدَدْتَ عَلَيْهِ الْغَرْضَ Ve غَرْضٌ [gard] Bir nesneyi doldurmağa dahi derler.

s. 1. (pl. غرض، غروض، اغرض، اغراض) A fore-girth of a camel-saddle. 2. (pl. غرضان) A deep gully. 3. (pl. غروض) A fold, crease, wrinkle.

s. pl. of غرضە .

vn. & s. 1. A desisting or refraining from. 2. A plucking fresh and juicy fruit. 3. A weaning before the usual time. 4. A doing any thing prematurely. 5. A churning. 6. A girding a camel with a fore-girth.

اَلْغَرَضُ [el-garad] (fethateynle) Nişâna denir ki ona ok ve kurşun atarlar. Cem’i أَغْرَاضٌ [agrâd]dır; yukâlu: أَصَابَ الْغَرَضَ أَيِ الْهَدَفَ Şârih der ki teşbîh tarîkiyle maksad ma’nâsına da müsta’meldir; ve minhu yukâlu: لِغَرَضٍ صَحِيحٍ أَيْ لِمَرْمًى يَقْصِدُهُ يَعْنِي لِمَقْصَدٍ Ve غَرَضٌ [garad] Kalb sıkılıp melâlet peydâ eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: غَرِضَ مِنْهُ غَرَضًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَجِرَ مِنْهُ وَمَلَّ Ve bir nesneye müştâk ve arzû-mend olmak ma’nâsınadır; yukâlu: غَرِضَ إِلَيْهِ إِذَا اشْتَاقَ Ve korkmak ma’nâsınadır; yukâlu: غَرِضَ مِنْهُ إِذَا خَافَ

Amaç, gaye, hedef, maksat, erek. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; semptom, belirti, günlük ihtiyaçlar, hedef. ج أَغْرَاض ihtiyaçlar, gereksinimler, kişisel eşyalar, malzemeler, niyet, hacet, istek, şahsi gereksinim, ihtiyaç, şey, gereksinim, önyargı, nesne.

(a. i. c. : agrâz) : 1) hedef, gaye, maksat, meyil, istek. El-garaz : maksat, niyet odur ki.

iz. ar. cm: ağrâz. 1. Maksat, niyet, illet-i gâiye: bu işten garazı nedir? 2. Bedhâhâne ve gizli kast ve niyet: benim muhabbetim garaz ve ivazdan ârîdir. 3. Gizli husûmet, sû-i niyyet, kin, bedhâhlık: bana garazı vardır; bu çocuğa garazın nedendir?

s. (pl. اغراض) 1. A mark aimed at in shooting. 2. An object sought; a purpose. 3. T. Spite, a grudge.