Tutkal, zamk. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; yapıştırıcı, kola.

Tutkal. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; zamk, yapıştırıcı.

Tutkallamak, yapıştırmak.

اَلْغَرَا [el-garâ] (عَصَا [‘asâ] vezninde) ve اَلْغِرَاءُ [el-girâ’] (كِسَاءٌ [kisâ’] vezninde) Bir nesnedir ki kendisiyle bir nesne tılâ olunur yâhûd âher nesneye yapıştırılır. Ba’zılar dedi ki bir nesnedir ki balığın karnından zuhûr eder, onunla nesne yapıştırılır. Bunlar Türkîde tutkal dedikleridir ki iki türlü olur: Bir türlüsü غَرَا الْجُلُودِ [gara’l-culûd] dedikleridir ki hayvânın cildini müherrâ olunca tekrâr tekrâr tabh ve tasfiyeden sonra in’ikâd rütbesine gelince birbirine darbla hâsıl olan tutkaldır. Ve biri غَرَا السَّمَكِ [gara’s-semek] dedikleridir ki balık tutkalı derler, hınzîrü’l-bahr dedikleri uzun burunlu balığın ve emsâlinin cevfinde olur, müncemid rutûbettir. Ve غَرَا [garâ] (عَصَا [‘asâ] vezninde) Küçük buzağıya denir. Ve mutlakan tâze velede denir. Ve arık ve mehzûl insâna ve hayvâna denir, غَرَاةٌ [garât] dahi denir; cem’i أَغْرَاءٌ [agrâ’] gelir. Ve غَرَا [garâ] Güzelliğe denir; yukâlu: بِهِ غَرًا أَيْ حُسْنٌ

s. Comeliness, beauty.

s. 1. Glue. 2. Size, dressing. 3. Jelly. 4. Any sticky fluid.

vn. & s. A being devotedly attached; devoted attachment.

a. fem. of اغر 1. More, most, very raw and inexperienced. 2. Fair (woman). 3. Illustrious. 4. Rainless (year).

(غَ رّ) [ ع. غراء ] (ص.) مؤنث اغر.
۱- سفید و روشن و درخشان از هر چیزی.
۲- فصیح، بلیغ.