عَثْرٌ ['Asr] ('ayn’ın fethi ve tâ’nın sükûnuyla) Yemen vilâyetinde bir şehrin adıdır.

اَلْعَثْرُ [el-'asr] ('ayn’ın fethi ve sâ’nın sükûnuyla) Her nesneyi duymak ve bilmek.

عَثَّرٌ ['Asser] (بَقَّمٌ [bakkam] vezninde) Bir arslan yatağı mahalli ismidir.

vn. & s. A stumbling, slipping, falling; a stumble, fall.

اَلْعُشْرُ [el-'uşr] ('ayn’ın zammıyla) Bu dahi 'adedin onda birine denir; yukâlu: أَخَذَ الْعَاشِرُ عُشْرَ أَمْوَالِهِ وَهُوَ جُزْءٌ مِنْ عَشَرَةٍ Cem’i عُشُورٌ ['uşûr] ve أَعْشَارٌ [a’şâr] gelir. Ve عُشْرٌ ['uşr] Nâkalara denir ki memelerinde süt bir hoşça birikmeksizin azca azca idrâr ederler olalar. Bunda gûyâ ki عَاشِرَةٌ ['âşiret]in cem’idir; yukâlu: نُوقٌ عُشْرٌ إِذَا صَارَتْ تُنْزِلُ الدِّرَّةَ الْقَلِيلَةَ مِنْ غَيْرِ أَنْ تَجْتَمِعَ

اَلْعَشْرُ [el-'aşr] ('ayn’ın fethi ve şîn’in sükûnuyla) On 'adedden birini almak ma’nâsınadır ki 'öşr almak ve deh-yek almak ta’bîr olunur. Yâhûd dokuza bir 'aded ziyâde edip on eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: عَشَرَهُ عَشْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَخَذَ وَاحِدًا مِنْ عَشَرَةٍ أَوْ زَادَ وَاحِدًا عَلَى تِسْعَةٍ Ve bir cemâ’atin onuncusu olmak ma’nâsınadır; yukâlu: عَشَرَ الْقَوْمَ إِذَا صَارَ عَاشِرَهُمْ

Tökezletmek. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; kötülüğe sevk etmek, düşürmek.

ب çelme takmak, tökezlemek. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; hata yaptırmak, على bulmak, yanıltmak, على karşılaşmak, sendeletmek, على rastlamak, على farkına varmak, sendelemek, takılmak, hataya düşmek, yanlışlık yapmak, sapmak.

Tökezleme.

a. (Plants) watered by rain alone aud without irrigation.