صلب (salb)
kelime https://kelime.com/arama/صلب
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814 Firuzabadi (1814).صلب.Ahmed Asım (çev.),Kamusu’l-Muhit. https://kelime.com/kelime/%D8%B5%D9%84%D8%A8/633354aa101dea5b8e10a9f4-63335d4107ef266044b492b6/os/tumu/tumu Firuzabadi."صلب." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,1814, kelime.com, https://kelime.com/kelime/%D8%B5%D9%84%D8%A8/633354aa101dea5b8e10a9f4-63335d4107ef266044b492b6/os/tumu/tumu Firuzabadi."صلب." Kamusu’l-Muhit, çev. Ahmed Asım,İstanbul, 1814. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%D8%B5%D9%84%D8%A8/633354aa101dea5b8e10a9f4-63335d4107ef266044b492b6/os/tumu/tumu

اَلصَّلْبُ [es-salb] (sâd’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Asmak ve ber-dâr eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: صَلَبَ اللِّصَّ صَلْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَعَلَهُ مَصْلُوبًا Ve mahmûmun hummâsı şedîd ve dâ’imî olmak ma’nasınadır; yukâlu: صَلَبَتْ عَلَيْهِ حُمَّاهُ أَيْ دَامَتْ وَاشْتَدَّتْVe eti kebâb ve biryân eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: صَلَبَ اللَّحْمَ إِذَا شَوَاهُVe kemiklerin yağını çıkarmak ma’nâsınadır; yukâlu: صَلَبَ الْعِظَامَ إِذَا اسْتَخْرَجَ وَدَكَهَاVe yakmak, ihrâk ma’nâsınadır; yukâlu: صَلَبَ الشَّيْءَ صَلْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَاْلأَوَّلِ إِذَا أَحْرَقَهُVe kovaya salîb düzmek ma’nâsınadır ki murâd kovanın ağızında olan salîbe şebîh iki ağaçtır; yukâlu: صَلَبَ الدَّلْوَ إِذَا جَعَلَ عَلَيْهَا صَلِيبَيْنِ

Diğer Diller

tr: salb

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (10)
صلب (suleb)
kelime https://kelime.com/arama/صلب
صلب (sulleb)
kelime https://kelime.com/arama/صلب
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلصُّلْبُ [es-sulb] (sâd’ın zammı ve lâm’ın sükûnuyla) ve اَلصُّلَّبُ [es-sulleb] (سُكَّرٌ[sukker] vezninde) ve اَلصَّلِيبُ [es-salîb] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Katı ve saht ve şedîd olan nesneye denir. Ve صُلْبٌ [sulb] (sâd’ın zammıyla ve fethiyle de lügattir) Yağrınıdan kuyruk sokumuna gelince kadar arka kemiğine denir ki omurga ta’bîr olunur. Cem’i أَصْلُبٌ [aslub] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] gibi ve أَصْلاَبٌ [aslâb] gelir ve صِلَبَةٌ [silebet] gelir, عِنَبَةٌ [‘inebet] vezninde; yukâlu: قَصَمَ صُلْبَهُ وَهُوَ عَظْمٌ مِنْ لَدُنِ الْكَاهِلِ إِلَى الْعَجْبِ Ve صُلْبٌ [sulb] Toprağı taş gibi, be-gâyet katı ve pek ve şedîd olan yere denir ki por ta’bîr olunur. Cem’i صِلَبَةٌ [silebet] gelir, عِنَبَةٌ [‘inebet] vezninde. Ve صُلْبٌ [sulb] Haseb ve kuvvet ma’nâlarına isti’mâl olunur; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الصُّلْبِ أَيِ الْحَسَبِ ve yukâlu: لَهُ صُلْبٌ أَيْ قُوَّةٌ Ve Remlu ‘Âlic kurbünde صَمَّانُ [Sammân] nâm arza bir mevzi’ adıdır. Ve şâ’irin işbu: “سُقْنَا بِهِ الصُّلْبَيْنِ وَالصَّمَّانَا” mısrâ’ında vâki’ صُلْبَيْنِ [sulbeyn] lafzı yâ zatında müfred olup zarûret-i vezn için tesniye bünyesiyle îrâd olundu, رَامَةٌ lafzında رَامَتَيْنِ dendiği gibi yâhûd murâd iki mevzi’ olup sıfat-ı salâbet her birinde gâlib olduğundan her birine صُلْبٌ [sulb] ıtlâk olunmuştur.

صلب (sulb)
kelime https://kelime.com/arama/صلب
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلصُّلْبُ [es-sulb] (sâd’ın zammı ve lâm’ın sükûnuyla) ve اَلصُّلَّبُ [es-sulleb] (سُكَّرٌ[sukker] vezninde) ve اَلصَّلِيبُ [es-salîb] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Katı ve saht ve şedîd olan nesneye denir. Ve صُلْبٌ [sulb] (sâd’ın zammıyla ve fethiyle de lügattir) Yağrınıdan kuyruk sokumuna gelince kadar arka kemiğine denir ki omurga ta’bîr olunur. Cem’i أَصْلُبٌ [aslub] gelir, أَفْلُسٌ [eflus] gibi ve أَصْلاَبٌ [aslâb] gelir ve صِلَبَةٌ [silebet] gelir, عِنَبَةٌ [‘inebet] vezninde; yukâlu: قَصَمَ صُلْبَهُ وَهُوَ عَظْمٌ مِنْ لَدُنِ الْكَاهِلِ إِلَى الْعَجْبِ Ve صُلْبٌ [sulb] Toprağı taş gibi, be-gâyet katı ve pek ve şedîd olan yere denir ki por ta’bîr olunur. Cem’i صِلَبَةٌ [silebet] gelir, عِنَبَةٌ [‘inebet] vezninde. Ve صُلْبٌ [sulb] Haseb ve kuvvet ma’nâlarına isti’mâl olunur; yukâlu: هُوَ كَرِيمُ الصُّلْبِ أَيِ الْحَسَبِ ve yukâlu: لَهُ صُلْبٌ أَيْ قُوَّةٌ Ve Remlu ‘Âlic kurbünde صَمَّانُ [Sammân] nâm arza bir mevzi’ adıdır. Ve şâ’irin işbu: “سُقْنَا بِهِ الصُّلْبَيْنِ وَالصَّمَّانَا” mısrâ’ında vâki’ صُلْبَيْنِ [sulbeyn] lafzı yâ zatında müfred olup zarûret-i vezn için tesniye bünyesiyle îrâd olundu, رَامَةٌ lafzında رَامَتَيْنِ dendiği gibi yâhûd murâd iki mevzi’ olup sıfat-ı salâbet her birinde gâlib olduğundan her birine صُلْبٌ [sulb] ıtlâk olunmuştur.

صلب (salb)
kelime https://kelime.com/arama/صلب
Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok