صاف (sâf)
kelime https://kelime.com/arama/صاف
OS / GENEL OSMANLICA SÖZLÜĞÜ Komisyon. (t.y.).صاف.Genel Osmanlıca Sözlüğü. https://kelime.com/kelime/%D8%B5%D8%A7%D9%81/633354a9101dea5b8e10a559-633354a9661b5c15887ea9b0/os/tumu/tumu Komisyon."صاف." Genel Osmanlıca Sözlüğü, t.y., kelime.com, https://kelime.com/kelime/%D8%B5%D8%A7%D9%81/633354a9101dea5b8e10a559-633354a9661b5c15887ea9b0/os/tumu/tumu Komisyon."صاف." Genel Osmanlıca Sözlüğü, İstanbul, t.y. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%D8%B5%D8%A7%D9%81/633354a9101dea5b8e10a559-633354a9661b5c15887ea9b0/os/tumu/tumu

(a. s. safa, sarvet’den) : 1) temiz, hâlis, katkısız, karışık olmıyan. 2) bön, kolay aldatılabilen, kurnazlığa aklı ermiyen. [mü-en. : “sâfiyye”]

Diğer Diller

tr: sâf

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (7)
صاف (sâf)
kelime https://kelime.com/arama/صاف
صاف (sâf)
kelime https://kelime.com/arama/صاف
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

a. 1. Woolly. 2. Hot (day).

صاف (sâf)
kelime https://kelime.com/arama/صاف
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

s. Wool or long hair hanging over the neck.

صاف (sâff)
kelime https://kelime.com/arama/صاف
OS / REDHOUSE TURKISH AND ENGLISH LEXICON-1890

a. (fem. صافە) 1. Who arranges in rows. 2. Who stands in a row.

صاف (sâf)
kelime https://kelime.com/arama/صاف
OS / VANKULU LÜGATI-1589

اَلصَّافُ [es-sâf] (‘alâ-vezni اَلْحَال [el-hâl]) Kezâlik yün ma’nâsına. Ve صَافٌ [sâf] Kesîrü’s-sûf olana dahi derler; yukâlu: كَبْشٌ صَافٌ إِذَا كَانَ كَثِيرَ الصُّوفِ yukâlu: أَخَذْتُ بِصُوفِ رَقَبَتِهِ وَبِصَافِ رَقَبَتِهِ وَبِطُوفِ رَقَبَتِهِ وَبِطَافِ رَقَبَتِهِ بِالْمُهْمَلَةِ فِيهِمَا وَبِظُوفِ رَقَبَتِهِ وَبِظَافِ رَقَبَتِهِ بِالْمُعْجَمَةِ فِيهِمَا وَبِقُوفِ رَقَبَتِهِ وَبِقَافِ رَقَبَتِهِ بِالْقَافِ فِيهِمَا كُلُّهَا بِمَعْنًى Ve İbnu’l-A’râbî bunu cild-i rakabe ile tefsîr etti, boyun derisi ma’nâsına. Ve Ebu’s-Semeyda’ eyitti: Bu kelâmı bir kimsenin ardından yetişmeği muhâl zann ederken nâgâh yetişmede isti’mâl ederler, gerek rakabesine yapışsın gerek yapışmasın. Ve İbn Dureyd eyitti: Bunun ma’nâsı ense çukurunda olan saça yapışmaktır. Ve Ferrâ eyitti: mecmû’-ı rakabesine yapışmaktır. Ve Ebu’l-gavs eyitti: Kahren tuttu demektir. Ve ba’zılar eyitti: أَعْطَاهُ بِصُوفِ رَقَبَتِهِ derler cümleten verdi demek mahallinde, nitekim أَعْطَاهُ بِرَقَبَتِهِ derler. Ve Ebû 'Ubeyd eyitti: أَعْطَاهُ بِصُوفِ رَقَبَتِهِ demek أَعْطَاهُ مَجَّانًا وَلَمْ يَأْخُذْ ثَمَنًا demektir.

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok