i. fa. Gün, gündüz, yevm, nehar: روز و شب rûz ü şeb = gece gündüz: روز افزون rûz-efzûn = ömrü uzatan, hayat-bahş; روز جزا rûz-ı cezâ = kıyâmet günü, mahşer.

اَلرَّوْزُ [er-revz] (râ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Tecribe eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: رَازَهُ يَرُوزُهُ رَوْزًا إِذَا جَرَّبَهُ Ve bir adam çiftliği üzere kâ’im olup dâ’imâ tanzîm ve ıslâh eylemek ma’nâsınadır; yukâlu: رَازَ الرَّجُلُ ضَيْعَتَهُ إِذَا قَامَ عَلَيْهَا وَأَصْلَحَهَا Ve bir adam bir kimse 'indinde olan nesneye istekli olmak ma’nâsınadır; yukâlu: رَازَ مَا عِنْدَ فُلاَنٍ إِذَا طَلَبَهُ وَأَرَادَهُ

s. 1. The day, daytime. 2. A day of 24 hours (beginning with sunset). 3. An indefinite period; an age.

اَلرَّوْزُ [er-revz] (râ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Tecribe etmek, imtihân ma’nâsına; tekûlu: رُزْتُهُ أَرُوزُهُ رَوْزًا إِذَا جَرَّبْتَهُ