fl. 1. Canlanmak, hayata gelmek: mahşerde ölüler dirilecektir. 2. (sölpük şey) sertleşmek, katılaşmak: bu çiçekler artık dirilmez. 3. mc. Kuvvet ve tarâvet gelmek, cesâret almak, canlanmak, taze hayat bulmak: bu haberi alınca dirildi.

fc. [derilmek] Toplanmak, devşirilmek, cem‘ ve tahşîd edilmek, iktitâf olunmak: bir hayli adamlar derilmiş, üzümler daha derilmedi.

[درلهمك derlemek] ve: ( dermek ديرمك: ft. [درمك dermek] Toplamak, cemʻ etmek, devşirmek.

v. i. 1. To come to life, to become animated. 2. To return to life from the dead, to be resuscitated. 3. To be revived, refreshed; to gain fresh vigor. 4. (derilmek) To be gathered up, collected. 5. (derilmek) To collect one’s self. 6. (derilmek) For fruit, flowers, etc. to be gathered.