iz. ar. Cevâhir kutusu, hokka şeklinde küçük kutu.

s. 1. A way, road, route. (pl. دروج) A roll, a scroll of paper. The course of a book, paper, etc.; any part or the whole of its contents. 4. Name of a place by which Muhammed passed in his night-journey.

Merdiven. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; binanın merdiven kısmı, basamak, izlenen yol, tutulan yol, yol.

iz. ar. 1. Sokma, idhâl etme, araya sıkıştırma: yazacağınız mektuba şunu da derc edin; o kâideyi kitabına derc etmemiştir. 2. Bir makâle veya fıkrayı gazeteye koyup neşretme: bu havâdisi gazeteye derc ettiler, filân gazete derc etmişti.

الى yavaş yavaş yaklaşmak, على çevresine) sarmak, yavaş ilerlemek, (alışkanlığı) من zamanla bırakmak, [zaman] geçip gitmek, _ (دَرْج) yuvarlamak, dolamak.

Rulo, girme, kaydolma. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; kasa, top, tomar, dürülerek boru biçimi verilmiş deri, kağıt, vb, üzerine yazı yazılan şey, rulo halinde kağıt, bir solukta okumak, dahil olma.

(a. i.) : 1) kutu, kutucuk; hokka. 2) sandık, cevahir kutusu. 3) hokka gibi olan ağız. dürc-i dür : inci kutusu.

(a. i.) : 1) sokma, arasına sıkıştırma. 2) gazeteye yazma. 3) toplama, biriktirme. 4) hattatların yazdıkları meşk tomarı. [Farsça’da, nakışlı kâğıda yazılmış yazı].

Dürmek, bölümlere ayırmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; الى ……e) yavaş yavaş yaklaştırmak, …çine) sokmak, (…) yavaş yavaş yükseltmek, dağıtmak, saçmak, yaymak, sermek, açmak, alabildiğine açmak, dolaştırmak, elden ele geçirmek, ilerletmek, kıymetini artırmak, terakki ettirmek, yükseltmek, uygulamaya koymak, bir şeyi genel kullanıma sunmak, merdiven yapmak, yayılmasını sağlamak, derecelerine göre sınıflandırmak, çalışanı terfi ettirmek, kademe kademe yapmak, bölmelere ayırmak, çalışanı yükseltmek, adım adım yükseltmek, yaklaştırmak, tutunmasını sağlamaya çalışmak, halka hitap etmek, halkın rağbet edeceği şekle sokmak, herkesin anlayacağı şekle sokmak.

A adım adım ilerlemek.