s. 1. Anything adventitious in a thing. 2. A person or persons temporarily connected with a tribe or nation. 3. A disease. 4. A blemish, a vice; a stain on character. 5. Any unsoundness. 6. Deceit, fraud.

(دَ) [ ع. ] (اِ.) درآمد، عایدی.

[edil.] keyifsiz olmak, keyifsiz olmak, aklen/bedenen sıhhati bozulmak.

vn. An interfering, meddling.

iz. ar. 1. Girme, karışma, müdâhale: bu işte benim hiç dahlim yoktur. 2. Nüfûz, te’sîr: medeniyet-i cedîdenin tevellüdünde Arapların çok dahlleri vardır. 3. Vâridât, îrâd, harç mukâbili. 4. Tarîz, itirâz: itiyâdıma dahlediyor.

Aklı dengesizlik, kusur, rahatsızlık, oyun, aldatma, noksan, hastalık, hile, delilik.

في katılmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; على yanına girmek, على kadın ile) zifafa girmek, على başına gelmek dilb., على ele geçirmek, في,الى girmek, (bir yere, الى, …….e) girmek, في,الى içine girmek, (خِدْمَةً göreve) başlamak, في,الى dahil olmak, في,الى nüfuz etmek, في,الى sokmak, (على, kadın ile) yatmak, في,الى koymak, في,الى gerdeğe girmek, في,الى cinsel ilişkiye girmek, [vakit, hadise] başlamak, (في, تَحْتَ, ضِمْنَ ……den) sayılmak, üye olmak, girişmek, müdahale etmek, yazılmak, başlamak, karışmak, devreye girmek.

(a. i.) : 1) girme, karışma. 2) te’sir, nüfuz, niyet, fikir.

Gelir, irat. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; kar, müdahele, şüphe, rant, bağlantı, kazanç, irtibat, ilgi, varidat, alaka, ilişki, münasebet, bağıntı, girdi, finans.

s. 1. Revenue, income; profit. 2. A tradesman’s till or cash-box. 3. The true character, thoughts, or intention of a man. 4. The true state of a case. 5. A blemish, vice; a stain on one’s character. 6. Connexion, relation, immixture with a thing. 7. Harm, harmfulness.