اَلْخِمَارُ [el-himâr] (hâ’nın kesriyle) 'Avretler başına örtündüğü nesnedir ki ona leçek derler.

اَلْخُمَارُ [el-humâr] (hâ’nın zammıyla) Sarhoşluktan bâkî kalan eserdir. Ve خَمَارٌ [humâr] (hâ’nın zammıyla ve fethiyle) Halk arasına dahi derler; yukâlu: دَخَلَ فِي خُمَارِ النَّاسِ وَخَمَارِهِمْ لُغَةٌ فِي غُمَارِ النَّاسِ وَغَمَارِهِمْ أَيْ فِي زَحْمَتِهِمْ وَجَمَاعَتِهِمْ

اَلْخُمَارُ [el-humâr] (غُرَابٌ [gurâb] vezninde) Bâdenin neş’e ve keyfiyyeti geçtikten sonra 'ârız olan hamyâzeye ve sıklet ve ser-girânlığa denir ve minhu kavlu’ş-şâ’ir: “إِذَا قُلْتَ أَهْلاً لِلْكُؤُوسِ وَمَرْحَبًا || فَصَبْرًا عَلَى خَيْرِ الْخُمَارِ وَشَرِّهِ” وَهُوَ صُدَاعُ الْخَمْرِ وَأَذَاهَا

s. 1. A great crowd, throng. 2. Crop-sickness from excess in drinking. 3. Stupor arising from excess or suffering. 4. A languishing look.

s. 1. A maker or seller of wine. 2. (mystics) A spiritual guide.

iz. ar. İşretten sonra gelen baş ağrısı ve sersemlik.

Mahmurluk, içki sersemliği, kalabalıklık, içki sonrası mahmurluk, izdiham, insanların çokluğu.

Başörtüsü, yaşmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; başörtü, eşarp, namaz örtüsü, peçe, perde, tül, duvak, maske, örtü, başı ve yüzü örten örtü, yemeni.

İçki tüccarı, bistro, içki satan, içki yapan, meyhaneci.

s. (pl. اخمرە) 1. A woman’s muffler or cloth with which she veils her head and face. 2. A turban or head-wrap. 3. Any cover, veil, or wrapper.