اَلْبَهَارُ [el-behâr] (bâ’nın fethiyle) Öküz gözü dedikleri çiçektir, gâv-çeşm ma’nâsına ki onun otunun yaprağı kıvırcıktır, çiçeği sarıdır, eyyâm-ı rebî’de açılır.

اَلْبُهَارُ [el-buhâr] (bâ’nın zammı ile) Evzândan üç yüz rıtl olan nesne. 'Amr b. el-'Âs eyitti: talha b. Zubeyr vefât ettikte üç بُهَارٌ [buhâr] terk etti ki her بُهَارٌ [buhâr]da üç قِنْطَارٌ [kintâr] altın var idi. Pes 'Amr بُهَارٌ [buhâr]ı vezn olunacak zarftan 'ibâret kıldı. Ve Ebû 'Ubeyd eyitti: بُهَارٌ [buhâr] üç yüz rıtla ıtlâk olunur kelâm-ı 'Arabda. Ve ben kelime-i mezbûreyi gayr-i 'Arabî zann ederim, gâlib budur ki kıbtî ola derim.

i. fa. İlk yaz, fasl-ı rebî’, ilkbahâr: mevsim-i bahâr

s. (pl. بهارات ) Spice, aromatics.

i. fa. İlk yaz, fasl-ı rebî’, ilkbahâr: mevsim-i bahâr

Baharat. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; biber, isot.

(a. i.) : 1) güzellik. 2) s. güzel. 3) sığır gözü, papatya; sığır papatyası, sarı papatya. 4) put. (bkz : çelîpa, sanem). 5) atılmış pamuk. 6) ölçek. 7) karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şey.

(f. i. o. : bahârân) : kışla yaz arasındaki mevsim, 22 Martla 21 HazJran arası, ilkyaz.

Baharat, bahar. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; nergis, baharat gibi güzel kokan şey, lezzet veren şey, tat, çeşni.

s. 1. Flowers, blossoms. 2. Verdure in general, foliage; the leaves of trees and plants; especially, young and bright leaves. 3. The season of verdure and flowers; especially, the spring season.