عَنْ nakletmek.

Hadis nakletmek / aktarmak / anlatmak, hadis rivayet etmek.

Tercih etmek, üstün tutmak. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; (على, اَنْ …yapmayı) yeğlemek, yeğlemek, öncelik tanımak, kayırmak, ayırmak.

… in ardından, … den sonra, … …i müteakiben.

في etkilemek, فِي، لِ etkilemek, etki etmek, etkili olmak, tesir etmek, söz geçirmek, iz bırakmak.

Bencil, egoist. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; benci, ben merkezci, sadece kendini merkez alan, kendini düşünen, çıkarcı, hodbin, enani.

(a. i.) : 1) iz, eser, alâmet, nişane. 2) meslek, gidiş.

(a. i. c. : âsâr) : 1) nişan, iz, alâmet. 2) te’lif. 3) basılmış kitap. 4) hadîs-i şerîf. 5) târih, vakayi kitabı. 6) bir kimsenin meydana getirdiği şey. 7) te’sir.

Etki, eser, iz, sünnet, yapıt, abide, sonuç, tesir, izlenim, alamet, intiba. Az kullanılan anlamları ise şunlardır; semptom, antik, hadis, antika, netice, nüfuz, belirti, eskiden kalma sanat eseri, semere, kanı, fikir, rumuz, sünnet (islam huk.), az bir miktar, anıt, duygu, işaret, his.

Kalıntı, iz, eser, kanıt, delil.