şer' (شرع)
kelime https://kelime.com/arama/şer'
OS / GENEL OSMANLICA SÖZLÜĞÜ Komisyon. (t.y.).Şer'.Genel Osmanlıca Sözlüğü. https://kelime.com/kelime/%C5%9Fer'/633354b0101dea5b8e10cf7c-000000000000000000000000/os/tumu/tumu Komisyon."Şer'." Genel Osmanlıca Sözlüğü, t.y., kelime.com, https://kelime.com/kelime/%C5%9Fer'/633354b0101dea5b8e10cf7c-000000000000000000000000/os/tumu/tumu Komisyon."Şer'." Genel Osmanlıca Sözlüğü, İstanbul, t.y. Kelime.com. https://kelime.com/kelime/%C5%9Fer'/633354b0101dea5b8e10cf7c-000000000000000000000000/os/tumu/tumu

(a. i.) : Allah’ın emri, âyet, hadîs, icmâ-i ümmet ve kıyâs-ı fukahâ esasları üzerine kurulmuş olan din kaideleri, (bkz. : şeriat). Hâkim-üş-şer’ : şer’iye mahkemesi reisi, kadı. şer’-i şerif : islâm şeriatı.

Diğer Diller

os: شرع

Çekim ve Türev
(Osmanlıca) Diğer Madde Başlıklarında (3)
şer' (شرع)
kelime https://kelime.com/arama/şer'
OS / KAMUSU’L-MUHİT-1814

اَلشَّرْعُ [eş-şer’] (فَرْعٌ [fer’] vezninde) ‘Örf-i şerî’atte emr ve nehy gibi ahkâmı müştemil sülûk eyleyecek âyîn ve ‘âdet vaz’ eylemek ma’nâsınadır ki hemîn vâzı’ Hudâ-yı müte’âldır; yukâlu: شَرَعَ لَهُمْ شَرْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا سَنَّ Ve hâne ve menzil ötesi nâfiz olan sokak ve yol üzere olmak ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَ الْمَنْزِلُ إِذَا صَارَ عَلَى طَرِيقٍ نَافِذٍ Ve شَرْعٌ [şer’] ve شُرُوعٌ [şurû’] (قُعُودٌ [ku’ûd] vezninde) Davar suya girmek ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَتِ الدَّوَابُّ فِي الْمَاءِ شَرْعًا وَشُرُوعًا إِذَا دَخَلَتْ فِيهِ Ve bir işe başlamak ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَ فِي الْأَمْرِ إِذَا خَاضَ بِهِ Ve urganı ilmekleyip iki uçlarını kova makûlesi nesnenin kulpuna sokmak ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَ فُلاَنٌ اَلْحَبْلَ شَرْعًا إِذَا أَنْشَطَهُ وَأَدْخَلَ قُطْرَيْهِ فِي الْعُرْوَةِ Ve deriyi soyup çıkarmak ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَ الْإِهَابَ إِذَا سَلَخَهُ Ve bir nesneyi pek yukarı kaldırmak ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَ الشَّيْءَ إِذَا رَفَعَهُ جِدًّا Ve bir kimseye mızrak doğrulmak ma’nâsınadır; yukâlu: شَرَعَتِ الرِّمَاحُ إِذَا تَسَدَّدَتْ Ve bu ma’nâda müte’addî olur, mızrak doğrultmak ma’nâsınadır; tekûlu: شَرَعْنَا الرِّمَاحَ عَلَيْهِ أَيْ سَدَدْنَاهَا Ve شَرْعٌ [şer’] Hasb ve kâfî ma’nâsına isti’mâl olunur, gûyâ ki hemân meslek ve âyîn bu iştir, gayra sülûk olunmasın, bu kifâyet eder demektir yâhûd hemân şürû’ edecek budur, sâ’iri iktizâ etmez, bu kifâyet eder ma’nâsına mebnîdir. Ve minhu’l-meselu: “شَرْعُكَ مَا بَلَّغَكَ الْمَحَلَّ” أَيْ حَسْبُكَ مِنَ الزَّادِ مَا بَلَّغَكَ مَقْصِدَكَ “Kalîl ile kanâ’at kıl” diyecek mahalde îrâd olunur; ve tekûlu: مَرَرْتُ بِرَجُلٍ شَرْعُكَ مِنْ رَجُلٍ أَيْ حَسْبُكَ Ve bunun müfred ve cem’i müsâvîdir. Ve بَأْجٌ [be’c] ma’nâsına isti’mâl olunur ki bir sınf ve bir bâbet demektir, herkesin şürû’u cihet-i vahdetle olduğu tasavvuruna mebnîdir; yukâlu: اَلنَّاسُ شَرْعٌ وَاحِدٌ أَيْ بَأْجٌ وَاحِدٌ Bunda fethateynle de câ’izdir. Ve berâber ve bî-tefâvüt ma’nâsına müsta’meldir, herkesin evvel-i emrde şürû’u vech-i vâhid ile olduğu mülâhazasıyladır; yukâlu: اَلنَّاسُ فِي هَذَا شَرْعٌ أَيْ سَوَاءٌ يَعْنِي لاَ يَفُوقُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا Bunda dahi fethateynle zebân-zededir.

şer' (شرع)
kelime https://kelime.com/arama/şer'
OS / VANKULU LÜGATI-1589

اَلشَّرْعُ [eş-şer’] (şîn’in fethi ve râ’nın sükûnuyla) Tarîk vaz’ etmek. Ve شَرْعٌ [şer’] Davar suya girmeğe dahi derler; yukâlu: شَرَعَ لَهُمْ يَشْرَعُ شَرْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ أَيْ سَنَّ وَشَرَعَتِ الدَّوَابُّ تَشْرَعُ شَرْعًا إِذَا دَخَلَتْ فِي الْمَاءِ Ve menzili tarîk-i nâfiz üzere kılmağa dahi derler. Ve deriyi soyup çıkarmağa dahi derler. Ve Ya’kûb eyitti: Kaçan davarın ayağının arasın şakk etseler شَرَعْتُ الْإِهَابَ derler. Ve شَرْعُ [şer’u] حَسْبُ [hasb] ma’nâsına dahi gelir; yukâlu: شَرْعُكَ هَذَا أَيْ حَسْبُكَ Ve fi’l-meseli: “شَرْعُكَ مَا بَلَّغَكَ الْمَحَلَّ” Ya’nî “Az nesne ki maksûda eriştire, kifâyet eder.” Ve yukâlu: مَرَرْتُ بِرَجُلٍ شَرْعِكَ مِنْ رَجُلٍ أَيْ حَسْبِكَ وَالْمَعْنَى أَنَّهُ مِنَ النَّحْوِ الَّذِي تَشْرَعُ فِيهِ وَتَطْلُبُهُ Ya’nî istediğin kimsedir: يَسْتَوِي فِيهِ الْوَاحِدُ وَالتَّثْنِيَةُ وَالْجَمْعُ لِأَنَّهُ مَصْدَرٌ مِثْلُ قَوْلِهِمْ اَلنَّاسُ فِي هَذَا الْأَمْرِ شَرْعٌ سَوَاءٌ Ve se-yecî’u. Ve شَرْعٌ [şer’] Bir kimsenin üzerine gönder doğrultmağa dahi derler; yukâlu: أَشْرَعْتُ الرُّمْحَ فَشَرَعَ هُوَ

Osmanlıca Tüm Çekim ve Benzerlerde Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
Osmanlıca Tüm Madde Anlamlarında Arama (-)

Daha fazla sonuç göster
MİSAFİR KULLANICI
  • 10 Sözlük İçinde Arama
  • 3 Kelime Günlük Sorgu
  • 2 Hassas Arama Sonucu
  • 2 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 2 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 2 Metinler İçerisinde bulma
  • 500 Karakter Günlük Çeviri
  • 2 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Yok
  • Kelime Kökeni Yok
  • Gelişmiş Filtre Yok
  • Reklam Gösterimi
ÜCRETSİZ KAYDOL
  • 25 Sözlük İçinde Arama
  • 5 Kelime Günlük Sorgu
  • 4 Hassas Arama Sonucu
  • 4 Benzerlerde Arama Sonucu
  • 4 Anlamlar İçerisinde bulma
  • 4 Metinler İçerisinde bulma
  • 1000 Karakter Günlük Çeviri
  • 3 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok
ABONE KURUMLAR
  • 50 Sözlük İçinde Arama
  • 250 Kelime Günlük Sorgu
  • Sınırsız Arama
  • Sınırsız Benzerlerde Arama
  • Sınırsız İçerisinde bulma
  • Sınırsız Metinlerde bulma
  • 10000 Karakter Günlük Çeviri
  • 100 Kelime Günlük Çözümle
  • Kelime Özellikleri Var
  • Kelime Kökeni Var
  • Gelişmiş Filtre Var
  • Reklam Gösterimi Yok